Ses nedir?

  • Ses, akustik bir dalganın işitme organı aracılığıyla yarattığı işitme duygusudur.
  • Bu akustik dalga, bir cismin başka bir cisme değmesi, çarpması ya da sürtünmesi sonucu ortaya çıkan titreşimle oluşur.
  • Bu titreşimler ses kaynağından çıktıktan sonra havadaki tanecikler üzerinde bir basınç değişimi oluşturur. Bu basınç değişimi dalga şeklinde ilerler.

Ses nedir?

  • Havadaki moleküller bu dalgayla birbirine çarpar. Böylece ses dalgalanarak, bir  elektrik akımı gibi yayılır.
  • Bir kaynaktan çıkan ses hava (gaz), katı cisimler ya da sıvı içinde dalga olarak ilerler.
  • İçinde ilerlediği madde pek fazla yer değiştirmez. Ancak ses dalgalarının yarattığı basınç, suya atılan bir taşın yarattığı dalgalar gibi ilerler.

Ses dalgalarının fotoğrafı

1960 tarihli bu fotoğrafta, özel bir ses merceği ve özel bir görüntüleme yöntemi kullanılarak, sol tarafta görülen kornadan çıkan ses dalgalarının görüntüsü elde edilebilmiştir (Bell Telephone Laboratory).

Ses nedir?

• Ses dalgaları bir sıkışır, bir genleşir. Bu da sesin bir sinüs dalgası şeklinde ilerlemesine yol açar.

Bu dalganın çeşitli özellikleri vardır.

Dalga boyu

Frekans Genlik

Dalga boyu

İki sinüs dalgası arasındaki mesafedir.

Dalga üzerinde özdeş davranan herhangi iki nokta arasındaki minimum mesafe ölçülerek hesaplanır.

Frekans  (Sıklık)

Dalganın bir saniye içinde oluşturduğu genleşme ve sıkışma, yani titreşim sayısıdır.

Ölçü birimi Hertz’dir (Hz).

Frekans, sesin tonunu belirler. Titreşim sayısı arttıkça (Hz yükseldikçe) ses tizleşir; azaldıkça pestleşir.

Birbirinin iki katı olan frekanslar, aynı sesi verirler. Tek fark, daha yüksek frekansta olanın daha tiz olmasıdır.

Sözgelimi 1000 Hz ile 2000 Hz, aynı sestir; sadece ikincisi bir oktav (8 nota) daha yüksektir.

Frekansa ilişkin bu özellikler, düzenli bir frekansa sahip sesler (basit frekanslı sesler) için geçerlidir.

Frekansa göre ses türleri:

  1. Düzgün ses (Düzenli frekans): Periyodik ve düzenli titreşimlere sahiptir.

Düzgün ses de ikiye ayrılır:

  1. Temel (Saf) ses: Titreşimleri basit bir sinüs eğrisi

karakteri taşır. Sabit salınımlı tekdüze bir sestir. Doğada bulunmaz. Diyapazon vb. araçlarla üretilir.

  • Karmaşık ses: Salınımı zaman içinde değişimler

gösterir. Aslında basit salınımlı seslerin birleşiminden oluşur.

  • Gürültü (Düzensiz frekans): Titreşimler periyodik değildir. Sözgelimi ilk titreşim 1/500, ikincisi 1/400, üçüncüsü 1/485 saniyedir.
  • Patlama: Kısa süreli hızlı bir hava yoğunlaşması sonucu oluşup kulağımıza çarpan ses.
  • Bir sesin diğerlerinden ayırt edilmesini sağlayan ana özellik, frekanstır.
  • Karmaşık bir seste temel frekans, en pest frekanstır. Bunun tam katlarından oluşan daha tiz frekanslar ise, o frekansın harmonikleri olarak adlandırılır. Harmonikleri ile birlikte işitilen seslere fizik biliminde “bileşke sesler” adı verilir.
  • Temel frekans olan taşıyıcı titreşimin (asal dalganın) üzerine oranlı olarak yan titreşimler

(harmonikler) biner; karmaşık ses böyle oluşur.

  • Her karmaşık sesi saf seslere ayrıştırmak teknik olarak mümkündür.
  • İnsan sesi, müzik aletleriyle elde edilen seslerden çok daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle müzik aletlerinin sesleri elektronik cihazlar tarafından taklit edilebilirken, insan sesini bütünüyle taklit edecek teknolojiye henüz ulaşılamamıştır.

Üstelik, her insan sesi, birbirinden farklıdır.

  • Bir çalgının ya da insan sesinin üretebileceği frekans aralığı bilinmesi yararlıdır. Böylece o sesi kaydedecek mikrofon ve yeniden üretecek hoparlör seçimi, uygun frekans aralığında yapılabilir.

Sözgelimi bas gitarın üretebileceği minimum frekans 41 Hz’dir. Ama mikrofon ya da hoparlörün minimum frekansı 85 olursa, 41-85 Hz arasındaki frekanslar duyulamaz. Bu durumda bas gitarın tınısı değişmiş olur; hatta bas gitar sesi olduğu bile anlaşılmayabilir.

Sesin özellikleri

Dalga hızı

Dalgalar, içinde oluştukları ortamın özelliklerine göre farklı hızlarda hareket ederler.

Örnek:

  • 0°C’de durgun havada: saniyede 332 metre
  • 20°C’de durgun havada: saniyede 344 metre (Isı bir derece arttığında hız saniyede 60 sm.

artar.)

Sesin özellikleri / Dalga hızı

  • Sudaki hızı 1432 m/s (suda, havadakinden 4 kat hızlı ilerler.)
  • Çelikteki hızı 5000 m/s (çelikte, havadakinden

15 kat hızlı ilerler.)

Ortamın o anki özelliği de önem taşır.

Rüzgar, zemin örtüsünün niteliği ve biçimi, havanın ısısı sesin havadaki yayılımını etkiler.

Sesin özellikleri / Dalga hızı

  • Rüzgar, ses dalgası ile aynı istikamette ise, sesi taşıyıp uzaklara götürür; aksi istikamette ise sesi yerden yukarı doğru taşıdığı için ses uzaklara yayılamaz.
  • Gündüz, ısınan hava yukarı çıkarken sesi de yukarı çıkardığı için ses yatay olarak uzun mesafeler katedemez.
  • Gece ise, tam tersine, hava daha soğuk olduğu için ses dalgaları yatay olarak daha kolay yayılır.
  • Durgun deniz ise yansıtıcı yüzey görevi görerek sesin çok uzaklardan duyulmasını sağlar.

Sesin özellikleri

Genlik (amplitude)

Ses dalgasının normal konumu ile bu konumdan en çok uzaklaştığı nokta arasındaki uzaklık farkıdır.

Genlik ne kadar büyükse ses o kadar güçlü duyulur. Genlik küçüldükçe ses de zayıflar.

Ses, kaynağından uzaklaştıkça, dalga boyu aynı kalır, ama genlik küçülür. Böylece ses de giderek zayıflar.

Sesin gücü 4 etmene bağlıdır:

  1. Ses kaynağına olan uzaklık
  2. Sesin içinde yayıldığı ortamın özellikleri
  3. Titreşimin genliği
  4. Frekansın büyüklüğü

Ses gücünün değeri Watt ile gösterilir. Sesin gücü genliğin karesi ile doğru orantılıdır. Genlik iki kat arttırıldığında sesin gücü dört kat artar. Bu durumda gücü 10 Watt olan bir sesin genliği iki kat arttırılırsa, gücü 40 Watt’a çıkar.

Sesin özellikleri

Sesin şiddeti

Sesin gücü aslında Watt ile ölçülür. Ama uygulamada çok küçük değerlerle karşılaşıldığı için başka bir ölçüt aranmıştır. Desibel (dB) daha kullanışlı bir ölçüt olduğu için kullanılmaktadır. Desibel, temelde iki ayrı sesin güç oranlarının logaritması alınarak bulunur.

İşitme eşiği 0 (sıfır) dB kabul edilir; ağrı eşiği ise 120 dB’dir. 65 dB’i geçen her ses düzeyinin, kulak sağlığını bozma olasılığı olduğu kabul edilmiştir.

Sesin özellikleri / Şiddet

Sesleri fizyolojik olarak birbirinden ayıran üç temel karakteristik ölçüt vardır:

  1. Sesin gürlüğü
  2. Sesin yüksekliği
  3. Sesin tınısı

Sesleri birbirinden ayırmak

Sesin gürlüğü  (loudness of sound)

Sesin fizyolojik şiddetidir. Şiddetli, orta ve zayıf sesler olarak kategorilendirilir.

Bir ölçü aleti ile ölçülmez sesin gürlüğü.İnsan kulağının yaptığı öznel bir değerlendirmedir. İnsan kulağı 1 dB’lik ses artışına duyarlıdır; daha düşük ses artışlarını insan fark etmez.

Şiddet ile gürlük arasında doğrusal ve eşdeğerli bir bağıntı yoktur. Sözgelimi sesin gürlük düzeyinin 1’den 2’ye çıkması için şiddetinin 10 dB’den 100 dB’e çıkması gerekir. Yani gürlük, şiddetin logaritması ile orantılıdır.

Bir ses çok düşük dB’deyse duyulmaz; insan kulağının işitebildiği en alt sınıra “işitme eşiği” (treshold of audability) denir.

Bir ses çok yüksek dB’deyse yine duyulmaz, ama bu kez insan basınçtan ötürü kulağında bir acı hisseder. Bu nedenle bu sınıra “ağrı eşiği” (treshold of pain) denir.

Sesleri birbirinden ayırmak

İnsan kulağındaki her iki eşik arası 130 dB’dir. Henüz bu kadar geniş bir ses aralığını algılayabilen bir aygıt (mikrofon, ses kayıt cihazı vb.) yapılamamıştır.

Sesin yüksekliği (pitch of sound)

Sesin frekans değeridir.

Hızlı titreşen ses (yüksek frekanslı) ince/tiz; yavaş titreşen ses (düşük frekanslı) ise kalın/pest olarak duyulur.

Karmaşık seslerde en pest temel frekans temel alınır.

Sesin tınısı / niteliği/kalitesi/rengi (timbre of sound)

İki sesin şiddetleri ve temel frekansları aynı olsa da; harmoniklerin sayı ve bağıl genlikleri farklıdır. Bu fark, sesin tınısını oluşturur.

Her insanın sesi, her enstrümanın sesi farklı tınılara sahiptir.

Sesin tınısını etkileyen bir başka etken de ses zarfıdır (envelope).

Ses zarfı, ses yoğunluğunun zaman içindeki değişimidir. Üç evresi vardır:

  1. Çıkış (attack): Ses kaynağının titreşmeye başladığı nokta ile en üst seviyeye (tepe noktaya) ulaştığı mesafe arasındaki yükselme zamanı.
  2. Kalış (sustain): Sesin en yoğun seviyede (tepe noktada) kalma zamanı.
  3. Düşüş (decay): Sesin en yoğun seviyeden sessizliğe inme süresi.

Aynı frekans ve ses yoğunluğuna sahip iki nota, farklı zarflara sahipse, farklı sesler üretirler.

Sözgelimi bir keman telini yumuşak çaldığınızda çıkış, kalış ve düşüş zamanları hemen hemen eşit ve uzundur. Aynı telle keskin bir ses ürettiğinizde ise çıkış zamanı ani, kalış ve düşüş zamanları ise kısadır.

Ses grupları

Sesler 4 ana gruba ayrılabilir:

  1. İnsan sesleri
  2. Çalgı sesleri
  3. Doğal sesler
  4. Yapay sesler

Bunlar da kendi içlerinde gruplara ayrılabilir.

Ses grupları

İnsan sesleri

  1. Erkek sesleri:
    1. Genç erkek sesi ii. Olgun yaştaki erkek sesi iii. Yaşlı erkek sesi
  2. Kadın sesleri:
    1. Genç kadın sesi ii. Olgun yaştaki kadın sesi iii. Yaşlı kadın sesi
  3. Çocuk sesi

Bu gruptaki sesler, cinsiyete göre değil, yaşa göre ayrılır: 0-1 yaş; 13 yaş vb.

Ses grupları

Çalgı sesleri

Flüt, piyano, davul, gitar, bas gitar, keman

vb…

Ses grupları

Doğal sesler

  1. Doğanın dinamiğinden kaynaklanan sesler: Rüzgar, yağmur, şimşek, dere vb.
  2. İnsandan kaynaklanan sesler: ayak sesi, hapşırma, alkış vb.
  3. İnsanın günlük yaşamında kullandığı gereçlerden kaynaklanan sesler: araba sesi, kapı sesi, elektrikli süpürge sesi vb.

Ses grupları

Yapay sesler

Doğal olarak oluşması mümkün olmayan, elektronik gereçlerle üretilen elektronik efektler.

Sinemanın ses evrenini oluşturmak için bu seslerden yararlanılır. Bu seslere “efekt” denir.

Nasıl duyarız?

  • Kulağımıza gelen ses dalgaları, kulak zarını titreştirir. Bu titreşimler, birbirine bağlı bir dizi kemik aracılığıyla iç kulağa ulaşır.
  • İç kulaktaki salyangozun (koklea) içinde perilenf sıvısı bulunur. Titreşimler bu sıvıyı dalgalandırır.
  • Sıvının içinde bulunduğu bölgede yaklaşık 30 bin tüylü hücre vardır. Bu hücreler mekanik titreşimleri yakalar ve altlarında bulunan nöral hücrelere ulaştırır. Bu hücreler de elektrik sinyallerine dönüştürdükleri bu titreşimleri beyne ulaştırır.
  • Salyangoz içindeki her bölge başka bir frekansa daha hassastır. Dolayısıyla her frekansa belirli bir bölge maksimum düzeyde yanıt verir. Bu bölgeye göre bir sesi pest ya da tiz olarak algılarız.
  • Müzik bakımından önemli frekanslara (20 Hz4000 Hz) duyarlı bölüm, taban zarının 2/3’ünü kapsar. Ayrıca seslerin tonlarını ayırt etme yeteneği bu frekanslar arasında daha yüksektir.
  • Normal bir orkestra, eserleri genel olarak 45-

4600 Hz arasındaki frekanslar içinde icra eder.

  • İnsan konuşmaları ise 100-10000 Hz arasında değişir. (Kadınlar genellikle 150-10000 Hz, erkekler ise 100-8500 Hz arasında konuşurlar. Bas bir erkek sesi ise 60-70 Hz’e kadar inebilir.)
  • Sesi asıl algılayan ise beyindir.
  • Beyin, önceden duymuş ve sınıflandırmış olduğu seslerle yeni duyduğu sesi karşılaştırır ve onun neyin sesi olduğunu bulmaya çalışır.
  • Eğer yepyeni bir sesle karşılaştıysa, benzerlerine göre sınıflandırma yapar (Örnek: “gitar sesine benziyor” der.)
  • Beyin, aynı zamanda, iki kulaktan gelen sesleri birleştirerek duyduğu sesin kaynağının konumunu da belirlemeye çalışır.
  • Beyin sesi yorumlar. O anki durumumuza, kişisel özelliklerimize göre seslere verdiğimiz tepki değişir.
  • Beyin, bir seste eksik olan frekansları tamamlayarak sesin özgün halini algılayabilir. Sözgelimi telefon mikrofonları genellikle alçak frekanstaki sesleri algılayamaz; ama beynimiz bunu tamamlayarak konuşan kişiyi tanır.
  • Genç ve sağlıklı  bir insan yaklaşık 16 Hz ile

20.000 Hz arasındaki frekansları duyar.

  • Bu alt ve üst sınırlar kişiden kişiye ve yaşa göre değişebilir.
  • 16 Hz’den düşük sesleri de duyabilen kişiler vardır. Infrasonic (ses altı) adı verilen bu frekansları kişi tam olarak duyamasa da orada bir sesin varlığını hissedebilir.
  • 20.000 Hz’den büyük ultrasonic (ses üstü) sesleri ise duyamasak da ısı ya da ağrı olarak hissederiz.
  • Çok yüksek frekanstaki sesler ise supersonic olarak adlandırılır.
  • Normal bir kulağın işitme frekansının 30-15000 Hz olduğu kabul edildiği için teknolojik aygıtlar bu sınırlar içinde ses üretecek şekilde tasarlanırlar. Üst frekansların bu şekilde sınırlanması duyarlı kulaklarda bile rahatsızlığa yol açmaz.

Ayrıca bir de avantajı vardır: gürültü, parazit vb. istenmeyen sesler yüksek frekansa sahiptirler. 15000 Hz sınırlaması sayesinde bu tür sesler kolayca ayıklanabilmektedir.

Ses kaynağını konumlandırma

Bir sesin çıkış yönü ile arkası arasında 18 dB; sağ ile sol arasında ise 8 dB’lik bir fark vardır. Bu sayede, sesin kaynağı iki kulağa ulaşan ses dalgalarının arasındaki zaman farkıyla bulunur. Ayrıca iki kulağa gelen seslerin şiddet farkı da önemlidir. Kafatası, yanlardan gelen seslerin şiddetini biraz azaltır.

Kulak, en az 30 mikro-saniyelik (100binden 3 saniye) zaman farkını algılar.

Seçici algılama

(auditory selectivity)

İnsan, üstüste binen birçok ses içinden sadece birini dinleyebilme özelliğine sahiptir.

Diyelim ki 4 kişi hep birlikte konuşuyor. İnsan bunlardan birini seçip sadece ona “kulak kabartıp” onun konuşmalarını dinleyebilir.

“Binaural unmasking” etkisi

Gürültülü ortamlarda anlamlı sesleri ayırdedebilme yetisidir.

Bir deney yapılmıştır: Bir kulağa önce bir saf ses verilmiştir. Ardından aynı kulağa, onu bastıracak şiddette bir gürültü gönderilir.

Daha sonra diğer kulağa, aynı şiddette aynı gürültü verilir.

Sonuç olarak birinci kulağa verilen ve gürültü ile maskelenmiş olan saf ses, yeniden duyulur. (Tüfek/shotgun mikrofonların yan tarafındaki ses algılayıcılar da aynı işi görürler.)

Sesin üretimi, denetimi, aktarımı ve kaydedilmesini inceleyen bilim dalıdır.

Mimari akustik, çevre akustiği, müzik akustiği gibi dalları vardır. Bizi daha çok ilgilendiren, mimari akustiktir. Sesin kaynağından çıkıp kulağımıza ulaşıncaya dek yaşadığı etkileşimleri konu alır. Ses, kaynak ile alıcı arasındaki mesafeye, engellere, içinde bulunulan ortama vb.ne bağlı olarak ilk çıktığı andaki özelliklerden bazılarını yitirir ve yol boyu yeni özellikler kazanır; kısacası değişir.

Bu değişime yol açan etkileşimler şunlardır:

  1. Çevredeki cisimlerin, kaynaktan gelen sesin etkisiyle titreşmeleri ve sesi etkilemeleri (Örnek: rezonans)
  2. Kaynaktan çıkan sesin bir kısmının çevredeki cisimlerin kenarında kırılmalara (yön değiştirmelere) ve yüzeylerinde yansımalara (reverberation) uğraması.
  3. Birbirine yakın frekanstaki ses bileşenlerinin aynı ortamda bulunduklarında zaman zaman birbirinin etkilerini azaltıp çoğaltmaları (girişim olayı).

Ses dalgalarının kırılması

  • Ses dalgalarının yayıldığı ortam homojen ve durgun ise (ideal olarak) dalgalar her yöne ve sabit hızla yayılır.
  • Ortam homojen değilse yayılma doğrultusunda ve hızında değişikikler olur.  Bu doğrultu değişimine “saçınma” (difraction) denir.

Ses dalgalarının yansıması

  • Ses, yutucu bir yüzeyle karşılaşırsa zayıflayıp kaybolur, yutucu olmayan yüzeyde ise yansır.
  • Yansıma süresi = (yüzeye uzaklık x yayılma hızı x gidip gelme süresi) / 2
  • Yansıma açısı yüzeyin özelliğine ve açısına göre değişir. Düz pürüzsüz katı yüzeyde başka, içbükey yüzeyde başka açıyla yansır.
  • Bazı yüzeylerde birden çok yansıma olabilir. Yansıdıktan sonra gelen ses birden fazlaysa ya da yansıma mesafesi uzunsa yankı oluşur.

Ses dalgalarının yansıması

Yansıyan ses dalgaları ile direkt kaynaktan kulağımıza gelen ses dalgaları arasında zaman farkı bulunur. Buna “zaman gecikmesi” ya da ”yankı zamanı” adı verilir.

Konuşma için tasarlanmış mekanda zaman gecikmesi

30 m/s’den az olmalıdır. Bu, 10,36 metrelik “ses yolu” demektir. Bu yol ışın diyagram anaşizi ile her seyirci için ayrı ayrı ölçülür.

Konuşma ve müzik için mükemmel ses yolu ise 8.50 metreden az olmasıdır.

Kulağın ataletinden ötürü 0.1 sn.den az zamanda kulağa ulaşan tonlar tek bir tonmuş gibi işitilir.

Direkt ses ile yansıyan ses arasındaki zaman farkı 0.1 saniyeden az ise, yansıyan ses direkt sesten ayırt edilemez hale gelir. Bu duruma “çınlama” adı verilir. Çınlamanın düzeyi, yansıyan seslerin ne kadarının yüzeyler tarafından yutulduğuna göre değişir.

Sesin yutulması, bir malzemenin ses dalgasının enerjisinin bir miktarını emerek onu ısı enerjisine dönüştürmesiyle oluşur. Bu durumda sesin şiddeti zayıflar. Kumaş, keçe, duvar tahtaları vb. lifli ve delikli malzemeler,sesi en iyi yutan malzemelerdir.

Akustik

Hiç yankı olmaması istenmez, çünkü o durumda ses rengi yok olur.

Akustik

Akustik ortam (acoustic surround)

Daha kaliteli ses elde etmek için sesin mekân içindeki dağılımının homojen olması gereklidir.

Akustik

Akustik geri besleme

Eğer bir mekânda mikrofondan alınan ses, aynı anda hoparlöre veriliyorsa, hoparlörden çıkan sesin mikrofona geri gelmesi süregiden bir uğultu (hum) oluşturur. Buna “akustik geri besleme” denir.

Bu geri beslemenin süresi 0.1 saniyeden azsa, direkt gelen sesin şiddetini artırır. 0.1den fazlaysa yankı oluşur.

Akustik

Sesin perdelenmesi (masking)

İki ayrı kaynaktan çıkan ve farklı frekanslarda olan iki ayrı sesin zayıf olanı güçlü olan tarafından örtüldüğünde, ses perdelenmiş olur.

Yüksek frekanslı sesler aynı şiddette gelen düşük frekanslı seslere göre daha güçlüymüş gibi duyulur.

Ama düşük frekanslı sesin genliği yükseltilirse, bu kez yüksek frekanslı ses zar zor duyulmaya başlar.

Mikrofon, basınçtaki değişimleri elektrik sinyallerine dönüştüren cihazdır.

Mikrofona gelen ses dalgaları içte bulunan diyaframa çarparlar. Diyafram basınçtaki değişikliklere göre hareket eder ve mekanik titreşimler oluşturur. Bu titreşimler elektrik sinyallerine dönüştürülür.

Empedans

Kayıt işlemi sırasında kullanılan cihazların elektronik devreleri birbirine uyumlu ise ses verimli bir şekilde alınabilir.

Her devrenin bir giriş, bir de çıkış empedansı bulunur. Bu değer, devrelerin imalatı sırasında  belirlenir ve sonrasında değiştirilemez.

Empedansın ölçü birimi  Ω (ohm)’dur.

Mikrofonlar alçak, orta ya da yüksek empedanslı olabilirler.

20-250 Ω arasındaki alçak empedanslı mikrofonlar, “alçak” anlamına gelen Z harfi ile gösterilirler. Diğerlerinden daha pahalıdırlar.

1.000-10.000 Ω arasındakilere orta empedanslı mikrofonlar denir.

20.000-50.000 Ω arasındaki yüksek empedanslı mikrofonların en olumlu yönü bir teyp cihazına ya da bir amplifikatör girişine doğrudan bağlanabilmeleridir.

Mikrofonların sınıflandırılması:

  1. Sese olan yönelimine göre
  2. Elektronik yapılarına göre
  3. Kullanım özelliklerine göre

Yönelimine göre mikrofonlar:

Mikrofonlar belirli yönlerden gelen sesleri daha iyi almak, diğerlerini ise daha az duymak üzere tasarlanabilirler. Bu yön duyarlılığına “yön karakteristiği”, “mikrofon alış diyagramı” ya da “polar diyagram” adı verilir.

Yönelimine göre mikrofonlar:

  1. Tek yönlü (uni-directional)
  2. İki yönlü (bi-directional)
  3. Çok yönlü (omni-directional)

Tek yönlü (uni-directional) mikrofonlar

Yalnız ön taraftan gelen sese duyarlıdırlar. Mikrofon ekseninin 120 ilâ 240 derece arasında kalan  bölgedeki sesleri tümüyle söndürürler.

En çok kullanılanı “yüreksel” (“cardioid”, “elma mikrofonlar”) alış diyagramlı modelidir. Yandan ve arkadan gelen sesleri alır, ama çok daha az alır.

Yönelgenliği kardioidden daha dar olanlara süper kardioid, ondan da dar olana hiper kardioid adı verilir.

Tek yönlü (uni-directional) mikrofonlar

Tek yönlü (uni-directional) mikrofonlar Bu mikrofonlardan bazılarına “yakınlık etkisi”

(proksimite efekti) adı verilen bir özellik yüklenmiştir. Normalde konuşmacı mikrofona yaklaştıkça bas seslerde bir yükselme olur. Bu yükselme genellikle tercih edilir; ama eğer istenmiyorsa proksimite efekti düğmesi açılır ve bas seslerin yükselmesi önlenir.

Yakın konuşmalarda ayrıca, p, t, f gibi sert ünsüzlerin patlama olasılığı vardır. Bazı mikrofonlarda bunu önlemek için “pete (pop) filtreleri” denen düzeltme filtresi konmuştur.

Tek yönlü (uni-directional) mikrofonlar

Alış diyagramı tek yönlü olan bir mikrofon türü de, sinemada kullanılan “shot-gun” (tüfek) mikrofondur. Yapıları uzunca bir tüpe benzediği için bu ad verilmiştir onlara. Bu mikrofonların yönelimi, hiper kardioidden bile daha dardır.

İki yönlü (bi-directional) mikrofonlar

Ön ve arkadan gelen ses dalgalarını algılar; yanlardan, üst ve altan gelen sesleri algılamazlar. Bunlara iki-yönlü diyagram ya da sekizli mikrofon adı verilir.

Genellikle konserlerde, soliste hareket olanağı verdiği için kullanılır.

Stüdyolarda iki kişilik programlarda iki mikrofon kurma olanağı yoksa, kullanılır.

İki yönlü (bi-directional) mikrofonlar

Çok yönlü (omni-directional) mikrofonlar Her yönden gelen sesi algılarlar.

Yönsüz ya da çembersel mikrofon adı da verilir.

Stüdyo ortamında, açıkoturum vb. kayıtlarda tercih edilir.

Çok yönlü (omni-directional) mikrofonlar

Elektronik yapılarına göre mikrofonlar

  1. Kristal (crystal) mikrofonlar
  2. Kondansatör (kapasitif, condanser) mikrofonlar
  3. Elektret (electret) mikrofonlar
  4. Dinamik (dynamic) mikrofonlar
  5. Manyetik mikrofonlar
  6. Şeritli (ribbon) mikrofonlar

Kristal (crystal) mikrofonlar

Çok yüksek çıkış gerilimi verdiği için açık hava toplantıları için elverişlidir.

Empedansı yüksektir.

Yüksek sıcaklık, nem gibi çevre şartlarına ve hor kullanıma karşı dayanıksızdır.

Kondansatör (kapasitif) mikrofonlar

Geniş bir frekans kapasitesi vardır. Yüksek ses seviyelerinde bile çok az bozulum (distortion) verir. Çok hassastırlar, her tür sarsıntıdan korunmaları gerekir.

Diğer mikrofonlara göre daha büyük boyuttadırlar. Çalışmak için elektrik enerjisine (+48 ohm) gerek duyarlar. Çıkış sinyalleri çok düşük olduğu için içlerinde bulunan preamplifikatör aracılığıyla sinyalleri yükseltilir.

Elektret mikrofonlar

Bunların da frekans bandı geniştir. Sinyal/gürültü oranları iyididr.

Küçük boyuttadırlar.

Diğerlerine göre daha ucuzdurlar.

Çok hassastırlar, kolay bozulabilirler.

Çalışmak için elektrik enerjisine gerek duyarlar, çünkü bunların da içinde preamplifikatör bulunur.

Cep telefonları, yaka mikrofonları, bazı ucuz boom ve stüdyo tipi mikrofonlar elektret mikrofondur.

Dinamik mikrofonlar

Frekans bantları 20-9.000 Hz arasındadır.

Empedansları düşüktür.

Şiddeti yüksek  seste bile bozunumsuz (distorsiyonsuz) ses kaydedebilirler. Ucuz ve sağlamdırlar.

Tek yönlü ve çok yönlü olarak üretilebilirler; bu nedenle çok amaçlı kullanılabilirler.

Çalışmak için dışarıdan bir güç kaynağına gerek duymazlar.

Sesleri, kondansatör mikrofonlara göre daha sert ve vurguludur.

Manyetik mikrofonlar

Küçük boyutlu ve ucuzdurlar.

Çalışmak için dışarıdan bir güç kaynağına gerek duymazlar.

Dil laboratuvarlarında, bir bina içinde duyuru yapmak amacıyla vb. kullanılabilirler.

Şeritli mikrofonlar

Frekans bantları geniştir. Distorsiyonları düşüktür. Çalışmak için dışarıdan bir güç kaynağına gerek duymazlar.

Çok üst frekanslar dışında detaylı, doğal ve sıcak sesleri olduğu için stüdyolarda insan sesi için en iyi seçimdir.

Ses kaynağına yakın olduklarında alçak frekanslı sesleri yükseltirler. Mekanik titreşimlerden, rüzgardan etkilenirler. Kapalı yerler dışında pek kullanılamazlar.

Mikrofonlar

Kullanım özelliklerine göre mikrofonlar

  1. Sabit mikrofonlar
  2. Taşınabilir mikrofonlar

Sabit mikrofonlar

Stüdyo mikrofonları, otellerin resepsiyonlarındaki mikrofonlar vb.

Taşınabilir mikrofonlar

  1. Kablolu mikrofonlar
    1. Elle taşınan mikrofon
    2. Zürafa (boom) mikrofon

Taşınabilir mikrofonlar

  • Telsiz mikrofonlar

Elle taşınan mikrofon

  • Yaka tipi mikrofon
    • Dudak mikrofonu

Ses düzeyi

Kayıt sırasında sesin düzeyini ayarlamak için iki volümmetre yöntemi geliştirilmiştir:

  1. Volume Unit (V.U.): Ölçüm birimleri 0-100 arasındadır. Normal ölçü 20-70 birim arasında kabul edilir. Sesin düzeyinin 100’ü aşmamasına özen gösterilir.
  2. Uç noktalar ölçer (peak programme meter) (PPM): 010 arasında değişen ya da -40 ile +10 desibellik aralığı esas alan bir ölçü sistemi kullanılır. Birincide 5-7 arası, ikincide -20 ilâ 0 değerleri normal kabul edilir. Ses düzeyinin birincide 8 ve üstüne, ikincide +4 ve üstüne çıkmaması gerekir.

Ses düzeyi

Kayıt sırasında istenmeyen sesleri en aza indirmek için mekân düzenlenmelidir.

Fon gürültüsü (background noise, dip gürültüsü) ve yankı en aza indirilmeye çalışılmadır.

Çekimden önce:

  1. Mikrofonunuzu test esin
  2. Ses kablonuzu MUTLAKA! Test edin
  3. En az 3  ses kablosu ile çekime çıkın.
  4. Kulaklık kullanma alışkanlığı edinin.
  5. Mümkünse kendi mikrofon ve ses kablonuzu edinin.

Mikrofon yerleştirilirken dikkat!

  • Mikrofonun yeri önceden saptanmalı
  • Mikrofon, oyuncunun ön kısmında ve yukarıda başının tam

üstünde olmalıdır.

  • Mikrofon, ses kaynağı arasındaki kesin mesafe çekim öncesi prova edilmelidir.
  • Mikrofonun gölgesinin düştüğü yere dikkat etmeli – Konuya ve mekana uygun mikrofon seçilmeli.

KAYNAKÇA

Mustafa Sözen, Sinemada Ses Kullanımı, Detay Yayıncılık, Ankara, 2003.

Ufuk Önen, Ses Kayıt ve Müzik Teknolojileri, Çitlembik Yayınları, İstanbul, 5. Basım, 2011.

Prof. Dr. Selahattin Yıldız (ed.), Sinema Dili

(Beyazperdeyi Yaratanlar), Su Yayınevi,

İstanbul, 2014